TANIK OLARAK AVUKAT

Mahkemeye yardımcı organlar arasında sayılan avukatlar; savcılar, noterler gibi doğrudan ve dolaylı olarak yargı hizmetine katkıda bulunurlar. Avukatlık mesleği, serbest meslek olmakla birlikte kamu hizmeti olarak sayılmaktadır. Yargının kurucu unsurlarından savunma hakkının temsilcisi olan avukatlar bağımsız olması gereken savunmayı serbestçe temsil ederler. Avukatlık kanunundaki avukatlık mesleğinin tanımı olarak; her türlü hukuki olayda anlaşmazlıkların ve uyuşmazlıkların adalete, hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini, hukuk kurallarını tam ve eksiksiz olarak uygulanmasını, mahkeme ve tüm resmî kurumlar nezdinde sağlayan kişilerdir. Son günlerde üstendiği işlerin tarafı olarak sanılan ve vekalet ilişkisinden dolayı çeşitli nefret söylemlerinin hedefi olan avukatların davalarda tanıklık yapması mesleğinin gereğini yerine getirme ve hâkimin davayı aydınlatma ödevine katkı sağlamak amaçlıdır.
Hukuki uyuşmazlıklarda takdiri deliller arasında sayılan “tanıklık” davaların tarafları dışındaki kişilerin ilgili vakıaların dava dışında edinmiş olduğu bilgilerin yargılama aşamasında mahkemeye bildirilmesidir. Tanık, dava dışı olaya tanıklık eden ve davanın tarafı olan kişilerden başkaca üçüncü kişilerdir. Avukat her ne kadar davada bir tarafın temsilcisi olsa da o davanın tarafı değildir. Davanın tarafları dışındaki kişilerdendir. Taraflardan birinin işini üstelenen avukat, 3. kişi konumunda olduğundan tanık olarak dinlenebilir.


“Avukatın vekâleten takip etmekte olduğu bir davada; taraflara oranla üçüncü kişi konumunda olduğundan görevi nedeniyle öğrendiği hususlar dışında, tanıklık etmek zorunda olup, tanık olarak dinlenilmesinde de yasal engel bulunmadığı, diğer tanıklar gibi HMK 240. madde gereğince dinlenilmesi gerektiği, aksi durumda; hukuki dinlenilme ve adil yargılanma hakkının ihlal edilip, savunma hakkı kısıtlanacağından davacı tanığı dinlenilip tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiği- “Avukatlık görevini bıraktıktan sonra tanık olarak dinlenilmesi gerektiği, aynı davada vekillik ve tanıklık görevlerinin bağdaşmayacağı, hukuk davalarında vekillerin yargılamanın tüm safhalarında aktif olarak taraf adına gerek usuli gerekse esasa ilişkin bütün işlemleri yürüttükleri, davada taraf olmayan kişilerin tanık olarak gösterilmesi gerektiği, diğer tanıkların dinlenilmesi aşamasında vekillerin hazır bulundukları da düşünüldüğünde tarafın aynı zamanda vekili olan tanığın dinlenilmesinin hak kaybına da neden olacağı” şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca kabul edilmediği-”
HGK.24.06.2020 T.2-2209/475


Hukuk Genel Kurul kararından da anlaşılacağı üzere hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmemesi ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için savunmanın kısıtlanmaması adına davaya taraf olmayan, üçüncü kişi konumunda bulunan avukatın tanıklığının dinlenilmesi hak kaybına vücut vermediğinden, vekilin yapmış olduğu tanıklığın, dava dışı kişilerin olayı aydınlatma adına yapacağı tanıklıktan ayrı tutulması kanunun lafzına aykırı olmakla beraber hukuki dinlenilme hakkının gasp edilmesine neden olabilir. Avukat görevi nedeniyle öğrenmiş olduğu hususlar dışında tanıklık etmek zorunda olup, tanık olarak dinlenmesinde yasal bir engel bulunmamaktadır.
Av. Şerif Burak SAĞIR

Leave a Comment