Zarar Sigortalarında Zamanaşımı ve Muacceliyet

Zamanaşımı İncelemesi

Kasko sigorta sözleşmelerinden doğan davalar, Türk Ticaret Kanunu’nun 1420. maddesi uyarınca iki yıllık bir zamanaşımı süresine tabidir.Bu durum, Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları’nın C.9. maddesinde de açıkça belirtilmiştir.

Akademik literatürde de, kasko sigorta sözleşmelerinden kaynaklanan davaların iki yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu kabul edilmiştir.

Kasko sigortası, Ferdi Kaza Sigortası ve bütün özel sigortalarda zamanaşımı süresi; TTK.1268. maddesine göre. “Sigorta sözleşmelerinden doğan bütün hak istekleri ile gereksiz yere ödenmiş bulunan prim veya sigorta bedelinin geri alınması alacakları dahil olmak üzere iki yılda zamanaşımına uğrar.”

6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 1420.maddesine göre; “Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482 nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her hâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Ancak, Türk Ticaret Kanunu’nun 1420. maddesinde zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi belirtilmemiştir, bu nedenle bu hususun genel ilkeler çerçevesinde belirlenmesi gerekmektedir.

Türk Borçlar Kanunu’nun 149/1. maddesine göre, zamanaşımı, alacağın muaccel olduğu tarihte başlar.

Zarar sigortalarında, tazminatın muaccel olacağı tarih konusunda Türk Ticaret Kanunu’nun 1446. ve 1427. maddeleri uygulanır. Bu hükümlere göre, zamanaşımı süresi, sigortalının rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği tarihten itibaren başlar ve beş günlük ihbar süresinin son günüdür.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.12.2010 tarihli ve 2010/17-664 Ε.-689 Κ sayılı ilamında da aynı prensipler benimsenmiştir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 30.10.2011 tarihli ve E: 2011.17569, K: 2011.710 sayılı karar).

Yukarıdaki ilkeler ışığında, örnek olayda rizikonun 04/05/2022 tarihinde gerçekleştiği ve beş günlük ihbar süresi eklenerek zamanaşımı süresinin 09/05/2022 tarihinde başladığı belirlenmiştir. Bu durumda, zamanaşımı süresinin son gününün 09/05/2024 olduğu ve davanın 10/05/2024 tarihinde açıldığı tespit edilmiştir. Davalı vekili, yasal süre içinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Dolayısıyla, davanın açıldığı 10/05/2024 tarihinde iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu kabul edilmelidir. Dosya içeriğine göre, zamanaşımını kesen veya durduran nedenlerin bulunmadığı ve davalı şirket tarafından tazminat ödeneceği intibaı verilmediği belirtilmiştir. Bu nedenle, mahkemece davalı sigorta şirketinin zamanaşımı itirazının kabul edilerek davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.”

Örnek olayda görüldüğü üzere 2 yıllık zamanaşımının belirlenmesinde 5 günlük yasal ihbar süresinin dikkate alınmamış olması hak kayıplarına sebebiyet verebilmektedir.